23 Nisan 2012 Pazartesi

KURTULUŞ SON DURAK


Ülkemizde kadına şiddet sadece 3. Sayfa haberlerinde değil manşete taşınacak kadar fazla ve dozajı da giderek artmaya başladı. İşte tam da böyle bir dönemde Türk sinemasının ihtiyacı olduğu film gösterime girdi: Kurtuluş Son Durak.





Adı Vasfiye, Asiye Nasıl kurtulur, Kadının Adı Yok gibi filmlerden tanıdığımız Barış Pirhasan’ın senaryosunu yazdığı, oğlu Yusuf Pirhasan’ın yönetmenliğini üstlendiği film, oyuncu kadrosuyla da oldukça başarılı. Belçim Bilgin, Demet Akbağ, Asuman Dabak, Nihal Yalçın, Ayten Soykök, Damla Sönmez, Yavuz Bingöl, Ahmet Mümtaz Taylan, Mete Horozoğlu gibi birbirinden iyi isimler karakterlere tam da uygun bir şekilde seçilmiş, ödül alabilecek performanslar sergilenmiş.

Sevgilisi tarafından düğününe iki hafta kala terk edilen Eylem (Belçim Bilgin), Kurtuluş semtindeki Saadet Apartmanına taşınır. Saadet Apartmanı sakinleri ismiyle manidar bir şekilde pek de saadet içinde değillerdir. Abileri tarafından yaşlı babasına bakmaya mahkum bırakılmış Vartanuş (Demet Akbağ), kendisini pavyondan kurtarmış mafya tipli kaba saba bir adamla evlilik hayalleri kuran Goncagül (Nihal Yalçın), pısırık kocasından bunalan kuaför Füsun (Asuman Dabak), müzisyen eşinden her gün dayak yiyen ve bunu kabullenmiş Gülnur (Ayten Soykök) ve üvey baba şiddetine maruz kalan kızı Tülay (Damla Sönmez) eğitim seviyeleri, yaşları ne olursa olsun, erkekler tarafından şiddetin kimi psikolojik kimi fiziksel yönünü gören kadınlar adından da anlaşılacağı gibi ‘Eylem’in’ önderliğinde mücadeleye başlarlar. Sloganları “Birlik olun, intikamınızı alın ama bunu şiddet kullanarak değil iyi yaşayarak, birlik olarak, kendinize iyi bakarak yapın” olsa da kimi zaman mecburen, kimi zaman da tesadüfen şiddete başvuruyorlar.

Konusu çok dramatik gibi görünse de mizahi dil tercih edilmiş olan filmde kadınların birlik olup neler başarabileceğine, seslerini tüm dünyaya duyurabileceğine biraz da fantastik ve abartılı bir yolla şahit oluyoruz. Yıllardan beri çözümü bulunamayan şiddetin sırf kadına yönelik değil tüm dünyada her türlüsüyle var olduğunu da televizyon haberleri sahneleriyle dile getiren film, polis karakteriyle erkek hegemonyasındaki devletin yani gücün de güçlüden, erkekten yana olduğunu mağdur durumda olan kadını korumak gibi bir amacı olmadığını gösteriyor.


Ütopik bir finalle biterek şiddete maruz kalan kadınlara umut olabilecek, izleyenlere hem gülme garantisi vererek eğlenceli dakikalar yaşatan hem de değinilmesi gereken önemli bir konu hakkında düşünmeye iten film, finale doğru biraz sarpa sarması ve temposunun düşmesi gibi olumsuz özelliğinin dışında, erkeklerin de izlemesi gereken başarılı bir kara komedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder